By Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD), Nafiz Kerim Kotan’ın konuşmacı olduğu “M&A’de Yabancı Yatırımcıların Beklentileri: Gerçekler, Yanılgılar ve Fırsatlar” başlıklı seminer düzenledi. Açılış konuşmasını yapan EGİAD Başkanı Kaan Özhelvacı, “M&A, sadece finansal büyüklük değil, tıpkı vakitte kültürel ve vizyoner bir dönüşüm başlatır. Bu süreçler, şirketlerin yalnızca büyümelerini değil, birebir vakitte gerçek strateji ve vizyonla güçlenmelerini sağlar” dedi.
Üyelerinin yüzde 60’ı dış ticaret ve yabancı yatırımcılarla iş birliği içinde olan EGİAD, firmaların global pazarda büyüme ve rekabet gücünü artırmada kıymetli rol oynayan birleşme, devralma ve paydaşlık (M&A) süreçlerini, genç iş dünyasının gündemine taşıdı.
Türkiye’nin önde gelen yatırım bankacılarından Nafiz Kerim Kotan’ın konuşmacı olduğu “M&A’de Yabancı Yatırımcıların Beklentileri: Gerçekler, Yanılgılar ve Fırsatlar” başlıklı seminerde, 2025-2026 devrine yönelik ekonomik öngörüler, yabancı yatırımcı beklentileri ve M&A stratejilerinin sunduğu fırsatlar ele alındı. M&A süreçlerinin sadece finansal sayılarla ölçülmediğini belirten EGİAD Yönetim Kurulu Lideri M. Kaan Özhelvacı, “kurumsal yapı, idare kalitesi, vizyoner liderlik ve kültürel ahenk üzere ögelerin yatırım kararlarını etkileyen en değerli faktörlerden biri olduğuna dikkat çekerek: “Yanlış bir algı da şu haldedir. Yatırımcı yalnızca sayılara bakar algısı. Gerçek şu ki; kurumsal yapı ve liderlik üzere ögeler, yatırımcı kararlarını en az finansal bilgiler kadar etkiler” tabirlerini kullandı.
Özhelvacı: “Dünyada istikrarlar değişiyor”
Şirketlerin artık yalnızca büyümek değil, dönüşerek güçlenmek zorunda olduklarının vurgusunu yapan Özhelvacı, ” Günümüzün globalleşen, çetin rekabet kaidelerinde organik büyüme birçok vakit kâfi değildir. Stratejik paydaşlıklar ve satın almalar, firmalarımıza yeni pazarlara süratli erişim, teknolojiye adapte olma ve rekabet avantajı kazanma imkanı sunuyor. Dünyada istikrarlar değişiyor. ABD’nin başlattığı ticaret savaşları, global tedarik zincirlerini yine şekillendirdi. Firmalar, üretim ve ihracat üslerini çeşitlendirmek istiyor. Bu tabloda Türkiye, alternatif bir üretim merkezi, stratejik bir partner olarak öne çıkıyor. Fakat bu fırsatı değerlendirebilmek için yanlışsız konumlanmalı, memleketler arası standartlara uygun hareket etmeli ve faal bir bağlantı lisanı kurmalıyız” kelamlarını ekledi.
Kotan: “Türkiye’de şirket almak isteyenler yavaş yavaş başladı”
ABD Başkanı Donald Trump’ın yeni gümrük vergileri kararı sonrasında dünyadaki gelişmelerden bahseden Nafiz Kerim Kotan, “Trump vergileriyle Türkiye açısında müspet olarak bakıldığının farkındayız. Çin ve öteki ülkelere uygulanan yüksek vergilere nedeniyle Türkiye’ye ‘malı nasıl getirip ihraç ederim’ diye bakanlar var. Türkiye’de şirket almak isteyenler yavaş yavaş başladı. Türkiye’de dolarizasyon riski görmüyorum. Turizmde olumsuzluk bir şeyle karşılaşmazsak kurların çok rahat tutulacağını düşünüyorum. Faizler yüksek tutulacak kur tutulacak. Bir iki yılda dünyada şirket ortakları nereye masraf. Yabancı yatırımcı ilgisi öldürecek şeyler değil. Bizler üzere yabancılarda olup bitenleri farkında. Türkiye’de son 10 yıldır yaşanmayan bir şey kalmadı. Yabancılar da bunun farkında. Yabancılar bir iki sene için bakmıyor 20 yıl için bakıyor. Yabancının algısında temel bir değişikliğe yol açmayacak” kelamlarını kaydetti.
“İstikrarlı siyaset setine olan inanç var”
Türkiye’nin sunduğu makro ekonomik kıssa ile yatırımcıların gördüğü ortasında büyük fark var olduğuna değinen Kotan kelamlarını şu biçimde noktaladı:
“Makro ekonomik tarafta bir güzelleşme var lakin yabancı yatırım açısından öykünün 3 noktası eksik. Bir jeopolitik risk alması. Bizim fırsat olarak gördüğümüzü onlar risk olarak görüyor. İnanç zamanlaması. Yapısal dönüşüm konusunda biz fiyatlamanın çabucak olmasını istiyoruz. 2024 yılında bu değişiklikler başladı. İstikrarlı siyaset setine olan inanç var. Türkiye fiyat istikrarımız öncelik diyor. Yabancılar rezerv idaresinde eksiklik olunca bunu sorguluyorlar. Türkiye’nin 1.5 yıldır makro ekonomik kıssası var. Lakin bugün sürdürülebilirlik ve güvenirliğini de görmek istiyor. Önümüzdeki bir yıl içinde iki anlatının örtüşmeye başladığını göreceğiz” – İZMİR
