By Antalya Genç İş İnsanları Derneği (ANTGİAD), Nisan ayı genişletilmiş üye toplantısında konuşan Lider Ercan Yavaş,
Trump’ın anlık kararlarının global iktisatta büyük dalgalanmalara yol açtığını belirterek, “Çok süratli stratejik kararlar alabilen çevik işletmelere dönüşmek zorundayız” dedi.
Otomotiv ve yatırım dünyasının önde gelen isimlerinden iş insanı Selim Kosif’in konuk olduğu toplantı, klasik konferans anlayışının ötesine geçerek soru-cevap formatında, interaktif bir yapıda düzenlendi. Toplantının moderatörlüğünü ANTGİAD Yönetim Kurulu Lideri Ercan Yavaş üstlenirken, gündemde girişimcilikten eğitime, Klasikten Geleceğe: Otomotivde Oyunun Kuralları ele alındı.
Toplantının açılış konuşmasında ANTGİAD Başkanı Ercan Yavaş, küresel gelişmelerin iş dünyasına tesirlerini ve Türkiye’nin stratejik pozisyonunu kıymetlendirerek dikkat cazip iletiler verdi. “Trump sonrası global ticarette artan belirsizlik ortamında, tüm işletmeler çevik ve dirençli yapılara dönüşmek zorunda” diyen Yavaş, Trump cephesinden gelen ani kararların dünya iktisadında büyük dalgalanmalara yol açtığını hatırlatarak şunları söyledi:
“Trump’ın anlık kararlarının global iktisatta çok büyük şoklar oluşturduğu gerçeğinden hareketle, çok süratli stratejik kararlar alabilen çevik işletmelere dönüşmek zorundayız.”
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na da özel bir vurgu yapan Yavaş, “Cumhuriyet yalnızca bir idare biçimi değil; eşit fırsatlar sunan, teşebbüsü destekleyen, liyakati önceleyen bir ekonomik sistemdir. Liyakat olmazsa, devletin işleyişi bozulur. Devletin her kademesinde liyakatın temel alınması, olmazsa olmazımızdır” dedi.
Yavaş, ekonomik büyümenin lakin güçlü bir hukuk yeri ve özgürlük ortamında mümkün olabileceğini vurguladı ve şu açıklamaları yaptı:
“Yatırımların kalıcılığı, hukuka duyulan itimatla şekillenir. Hukukun üstünlüğü, girişimciliğin ve ekonomik kalkınmanın temelidir. Adalet de devletin temelidir. Adil bir hukuk sistemi, yatırımcılar için en kıymetli çekim merkezidir. Artık ezber cümlelerle yol alınmıyor. Biz yeni jenerasyon iş insanları olarak yenilikten, hamasetten ve hesaplanmış risklerden besleniyoruz. Risk alabilmek kıymetli lakin kâfi değil. Bugünün dünyasında yalnızca cüret değil; tahlil, öngörü, sezgi ve bilgiye dayalı strateji gerekir. Kör yürek değil, şuurlu adım. Muvaffakiyet birden fazla vakit konfor alanının dışına çıkmakla mümkün olur. Fakat o alandan çıkarken yere sağlam basmak gerekir. Bir ülke gençlerini eğitir, yetiştirir ve topluma kazandırır. O genç aldığı ışığı topluma yansıtır. Bu döngü kalkınmanın kaldıraç noktasıdır. Ancak bu kaldıraç, nitelikli eğitim ortamları yok edilirse kırılır. Nitelikli eğitim ortamının ana bileşenleri öğretmenler ve güzel işleyen bir eğitim sistemidir.”
İstanbul’da yaşanan 6,2 büyüklüğündeki zelzeleye de konuşmasında geniş yer ayıran Yavaş konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Dün İstanbul’da meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki zelzele hepimize bir kere daha gösterdi ki, bu coğrafyada yaşamanın sorumluluğu, bilimi rehber edinmeyi zarurî kılıyor. Artık süreksiz tahliller, günü kurtaran siyasetler değil; bilime dayalı kalıcı adımlar atmalıyız. Türkiye’nin birinci derece sarsıntı neslinde yer aldığı gerçeğiyle, her kurumun ve lokal idarenin bir Sarsıntı Hareket Planı ve Afet İdare Stratejisi olması kaçınılmazdır. Fakat bu yetmez. Uzun yıllardır süregelen bir planlama yanlışına dikkat çekmek zorundayız: Ülkemizin tüm stratejik yatırımlarının, sanayi ve lojistik üslerinin büyük bir kısmı İstanbul ve etrafına yığılmış durumda. Bu, hem insan hayatı hem de ekonomik sürdürülebilirlik açısından büyük bir risk oluşturuyor. Stratejik üretim merkezlerini, altyapı yatırımlarını ve lojistik tesisleri Anadolu’nun daha inançlı, düşük riskli vilayetlerine taşımaya çabucak başlamalıyız. Bu yalnızca afetlerden korunmak değil, tıpkı vakitte Türkiye’nin geleceğini teminat altına almaktır. Öte yandan, yalnızca yeni yatırımların istikametini değiştirmekle yetinmemeliyiz. Zelzele riski taşıyan vilayetlerimizdeki mevcut yapı stokunun, bilimsel tahlillere ve risk haritalarına dayalı olarak süratle yenilenmesi artık bir tercih değil, zorunluluktur. Bu noktada kentsel dönüşüm, sırf bina yenileme süreci olarak değil; altyapısıyla, ulaşımıyla, toplumsal donatılarıyla bir hayat planlaması olarak ele alınmalıdır. Fakat burada en değerli mevzu, vatandaşın bu dönüşüm sürecinde yalnız bırakılmamasıdır. Kentsel dönüşümün finansman modeli, kamunun gücünü, özel bölümün dinamizmini ve memleketler arası finansman imkanları bir ortaya getiren fakat asla vatandaşın omzuna yeni yükler bindirmeyen bir sistemle tasarlanmalıdır. Aksi takdirde dönüşüm ya başlamaz ya da yarım kalır.”
“Fırsatları vaktinde değerlendirin”
Vizyon, Disiplin ve Zamanlama Toplantısı’nın onur konuğu iş insanı Selim Kosif, girişimciliğin temel taşlarını şu üç başlıkla özetleyip, “Vizyon sahibi olun. Disiplinden taviz vermeyin. Fırsatları vaktinde değerlendirin” dedi. Kosif, yeni kuşak iş insanlarının yalnızca sezgiyle değil, dataya ve gerçek tahlillere dayalı kararlar vermesi gerektiğini vurguladı.
Otomotivin geleceği: Mobilite çağına geçiş
Klasik otomotiv anlayışının geride kaldığını, artık yalnızca araç üretmenin değil, mobilite tahlilleri sunmanın ve mobilite yazılımları geliştirmenin ön planda olduğunu tabir eden Kosif, “Türkiye bu dönüşümde izleyici değil, etkin oyuncu olmalı. Yalnızca araba üretmek yetmez; batarya, yazılım, altyapı üzere alanlarda da liderlik gerekir. Amerika’nın Çin menşeli arabalara uyguladığı vergiler, Türkiye’nin üretim merkezi olma yolunda bir fırsat oluşturuyor. Bu periyodu gerçek okuyarak, stratejik atılımlarla pozisyon almalıyız” açıklamasında bulundu.
ANTGİAD genişletilmiş üye toplantısı, yeni üyelere plaket takdimi ve toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi. – ANTALYA
