By Gerçekleştirilen ‘7. Aile Forumu’nda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, “İnsanlık, cinsiyeti toplumsal bir sorun olarak gören ve cinslerden birini başkasına benzeterek ya da insan fıtratına büsbütün savaş açarak cinsiyetsiz bir toplum oluşturma gayreti içine giren sapkın bir anlayışla karşı karşıyadır” dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından ‘7. Aile Forumu’, ‘Fıtratın Korunması ve Aile’ başlığı ile bir konferans düzenlendi. Konferans, 3 oturumdan oluştu. Oturumlar, ‘Tarihi ve Dini Boyutuyla Fıtrat’, ‘Cinsiyet Kimliği ve Fıtrat’ ve ‘Fıtri Gelişim Süreci ve Aile’ başlıkları ile düzenlendi. Etkinliğe Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ve birçok uzman katıldı. Konferans, Kur’an-ı Kerim tilaveti ve sinevizyon gösterimi sonrası açılış konuşmaları ile başladı.
“Kültürel emperyalizm, başta aile kurumu olmak üzere kıymetleri alt üst etmektedir”
Bireyin, toplumla birinci temasının içinde doğduğu ailesi aracılığı ile başladığını belirten Erbaş, “Uzun vakittir dünyayı tesiri altına alan siyasal, finansal ve kültürel emperyalizm başta aile kurumu olmak üzere önüne çıkan tüm sabiteleri ve pahaları alt üst etmektedir. Bilhassa son yüzyılda genetik alanda yaşanan ve varlığın tabiatını değiştirecek boyuta ulaşan gelişmeler, insanın varlığa ve hayata bakışını derinden etkilemektedir. Fıtratla barışık olmayan bu yaklaşım, başta insanın kendisi olmak üzere tabiatın doğal seyrini, şahsen insan tarafından müdahaleye açık hale getirmektedir. Bugün sosyokültürel bağlamda zuhur eden yeni davranış biçimleri, maalesef global ölçekte bir toplum mühendisliği çalışmasının sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır” tabirlerini kullandı.
“İnsanlık, cinsiyetsiz bir toplum oluşturma eforu içine giren sapkın bir anlayışla karşı karşıyadır”
‘Fıtratın Korunması ve Aile’ konusunun ele alınmasını son derece kıymetli bulduğunu vurgulayan Erbaş, “Gelinen noktada insanlık, cinsiyeti toplumsal bir sorun olarak gören ve cinslerden birini başkasına benzeterek ya da insan fıtratına büsbütün savaş açarak cinsiyetsiz bir toplum oluşturma eforu içine giren sapkın bir anlayışla karşı karşıyadır. Cinsiyetsizliği teşvik edici her faaliyeti destekleyerek gerçekte aileyi amaç alan bu anlayış, insanlığın istikbalini tehdit eder bir boyuta ulaşmıştır. Bilinmelidir ki fıtratın tahrip edilmesi, hakikatin, hukukun ve ahlakın tahrip edilmesidir. Hasebiyle fıtrata dair bu dejenerasyon karşısında sessiz ve duyarsız kalan toplumların felakete sürüklenmesi kaçınılmazdır. Bu sebeple kişisel ve toplumsal hayatın istikrar ve huzuruna kasteden teşebbüslerin farkında olmak, onlara karşı hakikati savunmak, fıtratı ve hoş ahlakı koruma etmek, herkes için en temel insani sorumluluktur. Bu manada yapılması gereken, müspet ve olumsuz hasletler denkleminde hangi taraf beslenirse onun galip geleceğinin şuuruyla hareket ederek, yaratılış gayesine uygun bir hayatı vahyin rehberliğinde tahkim etmektir” diye konuştu. – ANKARA
